Babamı ve Abilerimi Kaybettikten Sonra Bile Hayata Küsmedim
Sakarya’nın Akyazı ilçesine yaptığımız yolculukta kente yaklaştıkça bir ayrıntı dikkati çekiyordu. Şehrin sokaklarında farklı bir ulaşım aracı, otomobilden daha çok tercih ediliyordu sanki. Ya park halinde duran ya da Arnavut kaldırımların üzerinde giden motosikletler.
Ülkemizin diğer kentlerinde az rastladığımız bu motosiklet sevdasının mimarını biliyorduk aslında. Hayatını motosiklete adamış bir ailenin çocuğu olan Kenan Sofuoğlu’nun hemşerilerinde ve kentte bıraktığı iz, sportif başarılarının da ötesinde.
Kendi alanında Türkiye sporunu dünyada yıllarca başarıyla temsil eden Kenan Sofuoğlu’nu “ikinci yuvam” diye nitelediği pistinde ziyaret ettik. Bizleri bütün samimiyeti ve mütevaziliğiyle en iyi şekilde karşılayan Sofuoğlu, gerçekten de bir sporcuda olması gereken bütün vasıflara sahip. Onun hayat hikayesinde acı, gurur ve azim hakim.
Motosiklete nasıl başladınız?
Bu spora başlamamdaki en büyük sebep ilk önce babam daha sonra abilerim oldu. Babam motosikletlerle uğraşan bir insandı. Abilerim ise babamın yanında vakit geçirir ona yardım ederdi. Babam onları motosiklet yarışlarına sokardı. Lise zamanlarında en büyük hayalim abilerimle birlikte yarışmaktı. Daha sonra babam o şansı bana tanıdı. Yarışlara çıkmama izin verdi. 16 yaşında yarışlara başladım ama 4-5 yaşından beri motosikletle her zaman ilgiliydim.
Kariyeriniz boyunca sakatlıklarla mücadele ettiniz. Şu anda bile sakatlığınız tam olarak geçmemesine rağmen yarışlara katılıyorsunuz. Bu büyük özverinin sırrı ne?
Bir işi ya mecburiyetten ya da çok sevdiğiniz için yaparsınız. Sevdiğimiz işi yaptığımızdan dolayı bu konuya takılmamaya çalışıyorum. Tabii yaşadığım zorluklar esasında beni kamçıladı. Tabii sakatlanınca sağlığımın değerini daha iyi anlıyorum. Sağlığıma kavuştuğum zaman kendimi daha iyi hissediyorum. Motora bineceğim günü sabırsızlıkla bekliyorum. Yaşadığım sakatlıklar bana işimi ve hayatımı daha fazla sevdirdi. Çünkü sakatlık sonrasında motora ilk bindiğim anda yürümeye ilk başlayan çocuğun heyecanını yaşıyorum.
Geçen sene kariyeriniz açısından önemli bir karar aldınız ve Moto 2’de yarıştınız ancak istediğiniz başarıya ulaşamadınız. Bunu sebepleri neler oldu?
Geçen sene açıkçası acemilik yaşadık. 26 yaşında bir değişiklik yapıp Moto 2’ye geçme kararı aldım. Hâlbuki Moto2 ‘de yarışmak için çok küçük yaşta eğtim almak gerekiyor. Yarıştığım isimler zaten ben den yaşça hep küçüktü. Motosikletlerin güçleri hacimleri bana göre değildi. Şampiyona başladığında talihsizlik yaşadık. Babamı kaybettim. Hiçbir antrenmana hiç bir teste girmeden ilk yarışa katıldım. Haliyle ne ben ne de motosikletim hazır değildi. Tabii beklenen olmayınca ilk yarışlarda sponsorlarımı kaybettim maddi olarak sıkıntıya düştüm. Her şey üst üste gelince istenilen sonuçlar gelmedi. Bu işte moralin bozuldu mu her şey kötü gitmeye başlıyor. Ekstra test istediğim ancak o zaman yarıştığım takımın buna maddi olarak gücü yoktu. Sürekli benden para istiyorlardı. Zaten sezon başı ödenen belli paralar vardı. Sonuç olarak talihsiz bir sezonu geride bıraktım.
Peki ya bu yıl?
Geçen sene istediğimiz bir sezonu yaşamadığımız için bu yıl adına bir seçim yapmamız gerekiyordu. Belli bütçeler gerekiyordu. Ya Moto 2 ‘de kalacaktık ya da Süpersport’a geri dönecektik. Moto 2’nin bütçesi çok yüksekti ve istediğim gibi bir takım yoktu. Gideceğim şampiyonada yarışacağım takım beni dünya şampiyonu yapabilir mi, yapamaz mı? Buna baktım. Sezon öncesinde Moto 2’den üç, Süpersport’tan ise 2 takımdan teklif aldım. Bunlardan en güçlü gördüğüm Kawasaki ekibiydi. Dünya şampiyonu olabileceğime inandığım bir ekip olduğu için bu takımda karar kıldım. Başta Bakanımız olmak üzere motosiklet federasyonumuz bana büyük destek verdi. Ben de onlara layık olmak için mücadelemi vereceğim Allah’ın izniyle bu seneyi de şampiyon tamamlayacağım.
Zirvede kalmak oraya çıkmaktan daha zordur denir. Buna katılıyor musunuz?
Kesinlikle. Dünya şampiyonu değilken önümde bir hedef vardı. Hedefim için çıkar mücadele ederdim. Şampiyon olduktan sonra hedef tamamen siz oluyorsunuz. Tabii zirvedeki yerinizi korumak çok zor oluyor.
Bundan sonraki hedefleriniz neler?
3-4 sene daha yarışmak istiyorum. Avrupa’ya gitme gibi bir niyetim yok. Çünkü sürekli gidip gelmekten dolayı gerçekten yoruldum. Bu durum şu an benim için yarışmak kadar zor. Bundan sonrası için Sakarya’da yaptırdığımız pistte bir yarış okulu açmak ve geleceğin yıldızlarını yetiştirmeyi istiyorum.
İki abinizi de trafik kazasında kaydettiniz. Anneniz yaptığınız işten dolayı sizin için endişeleniyor olsa gerek.
Bahattin ağabeyime karşıdan karşıya geçerken araba çarptı. Sinan ağabeyim motosiklet kazasında vefat etti. Babamın ömrü motorda geçti. Kanserden vefat etti. Annem tabii korkuyor. Her hafta uçağa biniyorum. Ona dair bir korkusu var. Motor sporları tehlikeli bir alan ama ben bu işi seviyorum. Anneme de söyledim, ‘ben bu işi bırakamam’ diye. ‘Bu işi bırakırsam sen benim canımı al o zaman. Ben bu işi o kadar çok seviyorum. Motordan ayrılamıyorum’ dedim. Annem de zaten yıllardan beri bu durumu nu kabullendi. Evet bu işin tehlikesi var ama biz zaten o riski göze aldık. Hayatın her yerinde risk vardır.
Akyazı’da kendi adınızı taşıyan bir pist yaptırdınız. Burada yılların hayali gerçek oldu diyebilir miyiz?
Aynen öyle. Rahmetli babam ve abilerimle birlikte hayalimiz her zaman bir pist yapmaktı. O pisti bir türlü yapamadık. Ben yarışlardan biraz para kazanınca taşın altına elimi koydum. ‘Ne olursa olsun bu pisti yapacağım’ dedim. Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’na gittim. Başkanımız bizlere çok yardımcı oldu. Daha sonra araştırdım ve bir arsa buldum. Belki 50-60 dönümlük bir alan lazımdı ama ben o maddi gücümle 17 dönümlük bir yer alabildim. Parkuru kurduk. Destek bulmak için kapı kapı gezdim diyebilirim. Yaklaşık iki buçuk yılda, 4.5 milyon TL’lik yatırım yaptık. Bunun yaklaşık 1,5 milyonluk kısmını ben harcadım. Geriye kalan kısımda devlet desteği oldu. Alt yapı çalışmalarında bizzat burada yer aldım. Şimdi tesisi bir yerlere getirdik. Ancak tabii daha eksikler var.
İddaa’dan bugüne kadar isim hakkı karşılığı adınıza tahakkuk edilen yaklaşık 1.5 Milyon TL’yi kabul etmediniz. Bunun nedenini öğrenebilir miyiz?
Bu parayı yaşam tarzım gereği çok uygun görmedim. O paraya hükmetmek istemedim. Sadece şunu istedim para hayırlı yerlere gitsin. Eminim ki o paralar iyi yerlere gidiyor. Federasyon başkanımız o parayı ihtiyacı olan her yere dağıttı. O konuda gönlüm rahat.
Kenan Sofuoğlu, yarışma öncesinde neler yapar? İşin biraz da perde arkasından bahseder misiniz?
Yarışlar örneğin Pazar günüyse her zaman 2-3 gün öncesinden o ülkeye gidiyorum. Oraya adapte olmaya çalışırım. Ancak yarışma öncesinde en önemli olan şey moral. Eğer yakınlarınızla yaşadığınız bir sorun varsa, o ruh hali yarışa da etki ediyor. En önemli şey yarıştan önce mutlu olmak.
Hayatınız boyunca önemli acılar yaşadınız. En büyük destekçileriniz kimlerdi?
Tabii ki ailem ve dostlarım. Kariyerimde başarısız olduğum yıllarda önemli acılar yaşadım. İlk başarısızlığımı 2008 yılında yaşadım çünkü Sinan ağabeyimi sezon devam ederken kaybettim. Sonraki yılarda büyük çıkış yakaladım. Sonra 2011’de her şey yolunda giderken babamı kaybettim. Kötü bir sezon geçirdim. Özellikle babamın vefatından sonra, ‘Artık yapamayacağım. En büyük desteğimi kaybettim’ dedim. Ama ailem, yakınlarım beni hiç bir zaman yalnız bırakmadı. Babamı ve abilerimi kaydettikten sonra bile hayata küsmedim. Arkanızda böyle insanlar olduktan sonra tabii mücadeleden de vazgeçmek istemiyorsunuz. Gösterilen ilginin, emeğin karşılığını vermek için çabalıyorsunuz.
Ülkemizin diğer kentlerinde az rastladığımız bu motosiklet sevdasının mimarını biliyorduk aslında. Hayatını motosiklete adamış bir ailenin çocuğu olan Kenan Sofuoğlu’nun hemşerilerinde ve kentte bıraktığı iz, sportif başarılarının da ötesinde.
Kendi alanında Türkiye sporunu dünyada yıllarca başarıyla temsil eden Kenan Sofuoğlu’nu “ikinci yuvam” diye nitelediği pistinde ziyaret ettik. Bizleri bütün samimiyeti ve mütevaziliğiyle en iyi şekilde karşılayan Sofuoğlu, gerçekten de bir sporcuda olması gereken bütün vasıflara sahip. Onun hayat hikayesinde acı, gurur ve azim hakim.
Motosiklete nasıl başladınız?
Bu spora başlamamdaki en büyük sebep ilk önce babam daha sonra abilerim oldu. Babam motosikletlerle uğraşan bir insandı. Abilerim ise babamın yanında vakit geçirir ona yardım ederdi. Babam onları motosiklet yarışlarına sokardı. Lise zamanlarında en büyük hayalim abilerimle birlikte yarışmaktı. Daha sonra babam o şansı bana tanıdı. Yarışlara çıkmama izin verdi. 16 yaşında yarışlara başladım ama 4-5 yaşından beri motosikletle her zaman ilgiliydim.
Kariyeriniz boyunca sakatlıklarla mücadele ettiniz. Şu anda bile sakatlığınız tam olarak geçmemesine rağmen yarışlara katılıyorsunuz. Bu büyük özverinin sırrı ne?
Bir işi ya mecburiyetten ya da çok sevdiğiniz için yaparsınız. Sevdiğimiz işi yaptığımızdan dolayı bu konuya takılmamaya çalışıyorum. Tabii yaşadığım zorluklar esasında beni kamçıladı. Tabii sakatlanınca sağlığımın değerini daha iyi anlıyorum. Sağlığıma kavuştuğum zaman kendimi daha iyi hissediyorum. Motora bineceğim günü sabırsızlıkla bekliyorum. Yaşadığım sakatlıklar bana işimi ve hayatımı daha fazla sevdirdi. Çünkü sakatlık sonrasında motora ilk bindiğim anda yürümeye ilk başlayan çocuğun heyecanını yaşıyorum.
Geçen sene kariyeriniz açısından önemli bir karar aldınız ve Moto 2’de yarıştınız ancak istediğiniz başarıya ulaşamadınız. Bunu sebepleri neler oldu?
Geçen sene açıkçası acemilik yaşadık. 26 yaşında bir değişiklik yapıp Moto 2’ye geçme kararı aldım. Hâlbuki Moto2 ‘de yarışmak için çok küçük yaşta eğtim almak gerekiyor. Yarıştığım isimler zaten ben den yaşça hep küçüktü. Motosikletlerin güçleri hacimleri bana göre değildi. Şampiyona başladığında talihsizlik yaşadık. Babamı kaybettim. Hiçbir antrenmana hiç bir teste girmeden ilk yarışa katıldım. Haliyle ne ben ne de motosikletim hazır değildi. Tabii beklenen olmayınca ilk yarışlarda sponsorlarımı kaybettim maddi olarak sıkıntıya düştüm. Her şey üst üste gelince istenilen sonuçlar gelmedi. Bu işte moralin bozuldu mu her şey kötü gitmeye başlıyor. Ekstra test istediğim ancak o zaman yarıştığım takımın buna maddi olarak gücü yoktu. Sürekli benden para istiyorlardı. Zaten sezon başı ödenen belli paralar vardı. Sonuç olarak talihsiz bir sezonu geride bıraktım.
Peki ya bu yıl?
Geçen sene istediğimiz bir sezonu yaşamadığımız için bu yıl adına bir seçim yapmamız gerekiyordu. Belli bütçeler gerekiyordu. Ya Moto 2 ‘de kalacaktık ya da Süpersport’a geri dönecektik. Moto 2’nin bütçesi çok yüksekti ve istediğim gibi bir takım yoktu. Gideceğim şampiyonada yarışacağım takım beni dünya şampiyonu yapabilir mi, yapamaz mı? Buna baktım. Sezon öncesinde Moto 2’den üç, Süpersport’tan ise 2 takımdan teklif aldım. Bunlardan en güçlü gördüğüm Kawasaki ekibiydi. Dünya şampiyonu olabileceğime inandığım bir ekip olduğu için bu takımda karar kıldım. Başta Bakanımız olmak üzere motosiklet federasyonumuz bana büyük destek verdi. Ben de onlara layık olmak için mücadelemi vereceğim Allah’ın izniyle bu seneyi de şampiyon tamamlayacağım.
Zirvede kalmak oraya çıkmaktan daha zordur denir. Buna katılıyor musunuz?
Kesinlikle. Dünya şampiyonu değilken önümde bir hedef vardı. Hedefim için çıkar mücadele ederdim. Şampiyon olduktan sonra hedef tamamen siz oluyorsunuz. Tabii zirvedeki yerinizi korumak çok zor oluyor.
Bundan sonraki hedefleriniz neler?
3-4 sene daha yarışmak istiyorum. Avrupa’ya gitme gibi bir niyetim yok. Çünkü sürekli gidip gelmekten dolayı gerçekten yoruldum. Bu durum şu an benim için yarışmak kadar zor. Bundan sonrası için Sakarya’da yaptırdığımız pistte bir yarış okulu açmak ve geleceğin yıldızlarını yetiştirmeyi istiyorum.
İki abinizi de trafik kazasında kaydettiniz. Anneniz yaptığınız işten dolayı sizin için endişeleniyor olsa gerek.
Bahattin ağabeyime karşıdan karşıya geçerken araba çarptı. Sinan ağabeyim motosiklet kazasında vefat etti. Babamın ömrü motorda geçti. Kanserden vefat etti. Annem tabii korkuyor. Her hafta uçağa biniyorum. Ona dair bir korkusu var. Motor sporları tehlikeli bir alan ama ben bu işi seviyorum. Anneme de söyledim, ‘ben bu işi bırakamam’ diye. ‘Bu işi bırakırsam sen benim canımı al o zaman. Ben bu işi o kadar çok seviyorum. Motordan ayrılamıyorum’ dedim. Annem de zaten yıllardan beri bu durumu nu kabullendi. Evet bu işin tehlikesi var ama biz zaten o riski göze aldık. Hayatın her yerinde risk vardır.
Akyazı’da kendi adınızı taşıyan bir pist yaptırdınız. Burada yılların hayali gerçek oldu diyebilir miyiz?
Aynen öyle. Rahmetli babam ve abilerimle birlikte hayalimiz her zaman bir pist yapmaktı. O pisti bir türlü yapamadık. Ben yarışlardan biraz para kazanınca taşın altına elimi koydum. ‘Ne olursa olsun bu pisti yapacağım’ dedim. Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’na gittim. Başkanımız bizlere çok yardımcı oldu. Daha sonra araştırdım ve bir arsa buldum. Belki 50-60 dönümlük bir alan lazımdı ama ben o maddi gücümle 17 dönümlük bir yer alabildim. Parkuru kurduk. Destek bulmak için kapı kapı gezdim diyebilirim. Yaklaşık iki buçuk yılda, 4.5 milyon TL’lik yatırım yaptık. Bunun yaklaşık 1,5 milyonluk kısmını ben harcadım. Geriye kalan kısımda devlet desteği oldu. Alt yapı çalışmalarında bizzat burada yer aldım. Şimdi tesisi bir yerlere getirdik. Ancak tabii daha eksikler var.
İddaa’dan bugüne kadar isim hakkı karşılığı adınıza tahakkuk edilen yaklaşık 1.5 Milyon TL’yi kabul etmediniz. Bunun nedenini öğrenebilir miyiz?
Bu parayı yaşam tarzım gereği çok uygun görmedim. O paraya hükmetmek istemedim. Sadece şunu istedim para hayırlı yerlere gitsin. Eminim ki o paralar iyi yerlere gidiyor. Federasyon başkanımız o parayı ihtiyacı olan her yere dağıttı. O konuda gönlüm rahat.
Kenan Sofuoğlu, yarışma öncesinde neler yapar? İşin biraz da perde arkasından bahseder misiniz?
Yarışlar örneğin Pazar günüyse her zaman 2-3 gün öncesinden o ülkeye gidiyorum. Oraya adapte olmaya çalışırım. Ancak yarışma öncesinde en önemli olan şey moral. Eğer yakınlarınızla yaşadığınız bir sorun varsa, o ruh hali yarışa da etki ediyor. En önemli şey yarıştan önce mutlu olmak.
Hayatınız boyunca önemli acılar yaşadınız. En büyük destekçileriniz kimlerdi?
Tabii ki ailem ve dostlarım. Kariyerimde başarısız olduğum yıllarda önemli acılar yaşadım. İlk başarısızlığımı 2008 yılında yaşadım çünkü Sinan ağabeyimi sezon devam ederken kaybettim. Sonraki yılarda büyük çıkış yakaladım. Sonra 2011’de her şey yolunda giderken babamı kaybettim. Kötü bir sezon geçirdim. Özellikle babamın vefatından sonra, ‘Artık yapamayacağım. En büyük desteğimi kaybettim’ dedim. Ama ailem, yakınlarım beni hiç bir zaman yalnız bırakmadı. Babamı ve abilerimi kaydettikten sonra bile hayata küsmedim. Arkanızda böyle insanlar olduktan sonra tabii mücadeleden de vazgeçmek istemiyorsunuz. Gösterilen ilginin, emeğin karşılığını vermek için çabalıyorsunuz.
Bu sayfa 7701 kez okundu